26 Mart 2009 Perşembe

gömbelilere müjdem olsun!!

okuyup çok gülüp bu gerçeği paylaşmak istedim...:))

GÖMBE HALKINA MÜJDELER OLSUN

Antalya, Gömbe Beldesi Belediye Başkan adayının bastirdigi ilan...

SEÇİM BİLDİRGESİ
AKP GÖMBE BELDESİ - BELEDİYE BAŞKAN ADAYI


Kaş ilçesi Çukurbağ köyü doğumlu olup orta tahsilimi Kaş orta okulunda,
Lise tahsilimi ise farklı toplumların kültürünü merak ederek incelemek
hemde değişik oğretmenlerden farklı ders verme biçimlerinden
faydalanarak
kültürümü arttırmak amacı ile 4 ayrı lise den sırası ile Elmalı Lisesi,
Fethiye Lisesi,
Manavgat lisesi, en son Korkuteli lisesini okuyarak tamamladım
Daha sonra Eskişehir F,K,B yani Fizik, kimya, Biyoloji Yüksek okulunu
okurken
bayan bir öğretim üyesinin bana aşık olması ve bu aşıklığın kavgaya
dönüşmesi
sonucu okulu terk etmeme zorlanarak okulu bitiremeden ayrıldım. Ancak
geri kalan
kısımlarının kitaplarını okuyup inceleyerek bu okulu bitirmiş gibi
kendimi hazırladım.
Hayatımın bundan sonraki bölümü ise İzmir'de Otel İşletmeciliği,
İstanbulda Marmara
melamin tapak faprikasında yine İstanbulda Lüks Fitil Fabrikasında
Teknik elaman
ve yönetici olarak çalıştım.
O dönemlerde İstanbulda Yenikapıda Erol Taş'ın kıraathanesinde Erol Taş
ile tanışarak
bir gün bana Sende Çekiçi Bir erkek görünümü ve hareketlerin
davranışlarında artist bir
karaktere sahip olduğunu söyleyerek sana yadımcı olacağım diyerek
yönetmenle
tanıştırması sonucunda küçükken hayal edip durduğum artist olma amacına
ulaşarak bazı filimlerde rol alarak oynadım.
Ancak üstün başarımı çekemeyen bazı kişilerçe tehdit edilerek, yalnız
biri olmam
çevrenin olmayışı nedenleri ile istanbulu terk etmek zorunda kalarak
Memleketim olan
Antalya Kaş ilçesine dönmek zorunda kaldım.
Bundan sonraki Yaşamım ise: Kaş Adliyesinde 11 sene memurluk yaptıkdan
sonra,
her alanda genel kültürümün Enternasyonel'in üzerinde olması, İlimsel
araştırmalarımla
kabuğuna sığmayaçak duruma gelerek yapmış olduğum memurluğu küçük
görmeye başladım.

Bu zamana kadar okuduğum 1000'i aşkın kitap ile birlikte Dünya üzerinde
Yaşamış ve Hala
yaşayan devlet ve Uygarlıkların, yönetim ve yaşayış biçimlerini
araştırarak Hangi uygarlık ve
devletlerin neden daha uzun ve istikrarlı yaşadıkları ve Hangi
uygarlıkların daha kısa istikrarsız

yaşadıklarını sepep ve sonuçları ile birlikte araştırarak ve bunlardan
örnekler çıkararak bir
YÖNETİM biçimi ortaya çıkardım.
Bu araştırmalarıma Toplu Yaşayan Arılar, Karıncaların bir arada kavgasız
nizasız bir BEY'in
yani Başkanın yönetme şekli ile insanlardan daha güzel ve demokratik
biçimde yaşayışlarını
inçeleyerek geliştirdim.
Bu nedenle Türkiyemizin yönetme biçimlerinen katkıda olacağımı kendimde
hissederek 1995
genel seçimlerinde milletvekili adaylığımı koydum ancak maddiyetsizlik
nedeniyle kaybettim.
Bu arada Avrupa'ya nazaran Türkiyede paran varsa varsın Paran olmassa Ne
kadar akılı olursan
ol ne kadar bilgili olursan ol Sen de yoksun paralasını anladım.
Bundan Sonra Yine Kendi imkanlarımla Güzel Türkiyemizin Her bir Yanını
Evliya Çelebi misali
adım adım gezerek Yörelerdeki Toplumların Yaşayış ve Kültürlerini,
Ayrıca anadoludaki yaşamış
olan uygarlıkların bu güne dek bıraktıkları kültürü ve yapıtlarını
inçeleyerek notlar alıp
dökümanlar yaptım.
Bu gezi sonuçunda Kendi Kalemimden DERLEDİKLERİM adı altında roman
yazmaya başladım
hala bu romanı bitirmeye alışıyorum. Bu romanı öyle bir özenle
hazırlıyorumki okuyucuların kitabı
okudukça bir daha okuyası geleçek şekilde,sürüklenip gideçek şekilde
farklı bir yazış biçimde

hazırlıyorum.
Bu arada senoya yazma çalışmalarımada başladım. Anadoluda gezdiğim
Yerlerdeki bütün
belediye çalışmalarını Hoşuma giden Şehirlerin planlarını, Buna ilaveten
Güzel görünümlü Avrupa
kentlerinin pilan ve yerleşim biçimlerinide inçeleyerek kendimde tam
belediye başkanı görevini
yapabileçek bir şeylerin oluştuğunu hissederek, yeni kurulacak GÖMBE
Beldesinin eşi ve benzerine
az rastlanan dünyanın dikkatlerini üzerine çeken, her gün her zaman
basın ve Televizyonda
bahsedilen şirin ve görkemli bir şehrin temel taşlarını kısa bir zamanda
meydana getireçek vasflar
sahip olduğuma güvenerek bu beldenin Yani GÖMBE'nin belediye
başkanlığına soyundum.
Gömbe halkına şimdiden müjdeler olsun.
Bu fırsatı kaçırmayacak olan gömbe halkıdır.
Sayın Sevgili GÖMBE halkına sesleniyorum bu bir fırsattır.
Bu vasıflara sahip, bu denli akıllı ve kültürlü bir Belediye başkan
adayını Tirilyonlarca para verseniz, veya çok önçeden sipariş etseniz
yine bulamazsınız.
İyi düşünülmesi lazım olan bir konu.
Kaş belediye Başkanlığını GÖMBE'ye değiştim.
Yani Kaş'ı GÖMBE'ye feda ettim.
anlarsanız bu işe giriştim Takdir, ve Düşünme,Karar verme sevgili
GÖMBELİLERİNDİR.

23 Şubat 2009 Pazartesi

???

günün sorusu: bir insan günde ortalama kaç kez mail kutusuna bakar? 5-10 olsa olsa en fazla 20 civarı olabilir kanımca ben iki günde toplam yüzü geçmiş bulunmaktayım üşenmedim saydım diyemeyeceğim yarısında bıraktım ama her 5-10 dkda bir bakıyorum, istediğim maili göremeyince bozuluyorum o nedenle soruyu bir de şöyle soralım:
bir insan günde kaç kere bozulabilir?
ben iki günde yüzü aşkın şekilde bozuldum-deja vu gibi ama her defasında tekrar tekrar yaşarcasına ve dahi her defasında katmerlenerek... bu "çok bozulma" halinin ruh sağlığını en azından statik tuttuğunu söylemek maile bakıp o an bozulup 30 sn. sonra kaldığım yerden(bozulmadan önceki halime) devam edebildiğimi yazabilmek isterdim ama yok cinnete doğru salakçasına koşuyorum...
mailin başına yolda bir şey mi geldi acaba? kayboldu, saklandı, kuyuya düştü, kaza yaptı, hastaneye yattı, öldü, eşşek cennetine gitti, yaralandı, yolunu kaybetti, yanlış adrese gitti, hapsoldu, kaçırıldı...körolasıca çöpçüler, mailimi süpürmüşler mi?...

8 Ocak 2009 Perşembe

just dance


uzun zaman sonra "yetenek" meşrebinde "hobi" ve "hayata renk katsın" diye serbest stil diye nitelendirilen break dans geçmişimi bugune taşımak adına harekete geçtim, dans eğitimine gittim. fame'den çıkan bir sahne gibi, her yani aynalarla dolu konservatuar dans sınıfının, ama benim alışık olmadığım bir "sınıf". bir kere ayakkabı ile giremiyorsunuz, tahta-sıra-masa-kürsü vs. yok, kenara iliştirilmiş 3-5 sandalye var sadece...hocanın sesinden başka ses duyulmaması gereken, duyulsa da "fısıldama" olan alışkanlığım sınıfı ötesinde bangır bangır çalan müzik ve buna olanak veren ses sistemi...
velhasıl giydik rahat kıyafetlerimizi ve başladık eğitime. temel hareketler sonrası ufak bir kareografi girişimde bulundu sevgili eğitmenimiz...çok eğlenceli olmakla beraber, "sosyal gözlem" yapacağım diye konsantrasyon sorunu yaşadım...zira yaş ortalamasını yükselten birey olarak kendimin de geçtiği yol olan genç kız/kadın stratejilerini ve gündelik kıkırdamalarını görünce hem kendimi yaşlı hissettim hem de güzel bir duyguyla ben de o yaşlarda öyleydim dedim. zira işi ciddiye alıp sanki b-girl yarışmasına katılacakmışcasına "hocam sayılarla ilgili sorunum var bu ritmde 6 ve 7 arasında boşluk var sanki" ya da "ben elleri anlamadım eller nasıl böyle mi şöyle mi" gibi gayet detaycı bilirmişcesine sorular sorularak ilgi aşikar edilmektedir. tabi ilginin "arzu nesnesi" fiziği ile eğitmenin "imajı/görüntüsü" arasındaki bağ kaçınılmaz zira dansederken eğitmen gencimizin terledim diyerek sadece bisiklet yaka bir atletle kalması, kaslarının kendini kasmadan zaten varolan/hepordaolan şekilde gözükmesi ve genelde böyle bir vücuda medyada alışkın olan ama gerçek yaşamda pek alışkın olmayan genç kızlarımız için bir göz parlaması şeklinde benim önümde cereyan eden bir "beğeni belki arzulama" hali... izlerken ben geçmişi yad ederek eğlendim gülümsedim..hatta birara kenara çekildim ki daha net izleyeyim diye, eğitmenime de yalan söyledim "yoruldum" diyerek yaş farkını da bezginlik/çabuk yorulma olarak gösterdim...haftaya daha konsantre olarak gideceğim ve hem izleyeceğim hem de tekrar dans etmenin keyfine varacağım ..gercekten çok eğlenceli...hayata bunyeye hareketlilik katan bir renk...

6 Ocak 2009 Salı

...


kar yagdı ya havadan mıdır gerceğinden midir ahval/im pek dertlenmelerde...sogukluk insan ilişkilerini dondurur mu duygularını buzlandırır mı guneş gelince eriyip tekrar çıksın ortaya, yeniden doğa gibi dirilsin...çokluk içinde teklik, teklik içinde kaos..."çok değer veriyorsun hakettiğinden fazla, üzülürsün tabi"... o kadar insan varken hayatında bir yerlerde olan tutnan ilişen teğellenen, gene de neden bu yalnızlık hissi değersizlik duygusu...gebeliğinin bir nedeni olmalı durduk yere meryem olunmuyor...soguk -ürperme -üşüme- içine kapanma -kendi ısına guvenme -daha sıkı sıkıya giyinme -dışarıya karşı korunma-silikleşme-heyecansızlaşma-özlemek ama özlemin bile başkalarıncasanailetilendeğersizlik hissiyle bürünmesi-böyle bir ileti diyolog mu monolog mu sorusu var mıdır yok mudur tarzı ontolojik bir sorgulamadan daha akıllıca...dayatılan bağımsız güçlü bireye, onun getirdiği tüm savrulan bi yanlara/köşelere ilişkilere, kayganlaşan diyologlara, insan kayıplarına...içelim bi güzel hem bir bardak su hem de bir bardak şarap-içimi ısıtır ...