8 Ocak 2009 Perşembe

just dance


uzun zaman sonra "yetenek" meşrebinde "hobi" ve "hayata renk katsın" diye serbest stil diye nitelendirilen break dans geçmişimi bugune taşımak adına harekete geçtim, dans eğitimine gittim. fame'den çıkan bir sahne gibi, her yani aynalarla dolu konservatuar dans sınıfının, ama benim alışık olmadığım bir "sınıf". bir kere ayakkabı ile giremiyorsunuz, tahta-sıra-masa-kürsü vs. yok, kenara iliştirilmiş 3-5 sandalye var sadece...hocanın sesinden başka ses duyulmaması gereken, duyulsa da "fısıldama" olan alışkanlığım sınıfı ötesinde bangır bangır çalan müzik ve buna olanak veren ses sistemi...
velhasıl giydik rahat kıyafetlerimizi ve başladık eğitime. temel hareketler sonrası ufak bir kareografi girişimde bulundu sevgili eğitmenimiz...çok eğlenceli olmakla beraber, "sosyal gözlem" yapacağım diye konsantrasyon sorunu yaşadım...zira yaş ortalamasını yükselten birey olarak kendimin de geçtiği yol olan genç kız/kadın stratejilerini ve gündelik kıkırdamalarını görünce hem kendimi yaşlı hissettim hem de güzel bir duyguyla ben de o yaşlarda öyleydim dedim. zira işi ciddiye alıp sanki b-girl yarışmasına katılacakmışcasına "hocam sayılarla ilgili sorunum var bu ritmde 6 ve 7 arasında boşluk var sanki" ya da "ben elleri anlamadım eller nasıl böyle mi şöyle mi" gibi gayet detaycı bilirmişcesine sorular sorularak ilgi aşikar edilmektedir. tabi ilginin "arzu nesnesi" fiziği ile eğitmenin "imajı/görüntüsü" arasındaki bağ kaçınılmaz zira dansederken eğitmen gencimizin terledim diyerek sadece bisiklet yaka bir atletle kalması, kaslarının kendini kasmadan zaten varolan/hepordaolan şekilde gözükmesi ve genelde böyle bir vücuda medyada alışkın olan ama gerçek yaşamda pek alışkın olmayan genç kızlarımız için bir göz parlaması şeklinde benim önümde cereyan eden bir "beğeni belki arzulama" hali... izlerken ben geçmişi yad ederek eğlendim gülümsedim..hatta birara kenara çekildim ki daha net izleyeyim diye, eğitmenime de yalan söyledim "yoruldum" diyerek yaş farkını da bezginlik/çabuk yorulma olarak gösterdim...haftaya daha konsantre olarak gideceğim ve hem izleyeceğim hem de tekrar dans etmenin keyfine varacağım ..gercekten çok eğlenceli...hayata bunyeye hareketlilik katan bir renk...

6 Ocak 2009 Salı

...


kar yagdı ya havadan mıdır gerceğinden midir ahval/im pek dertlenmelerde...sogukluk insan ilişkilerini dondurur mu duygularını buzlandırır mı guneş gelince eriyip tekrar çıksın ortaya, yeniden doğa gibi dirilsin...çokluk içinde teklik, teklik içinde kaos..."çok değer veriyorsun hakettiğinden fazla, üzülürsün tabi"... o kadar insan varken hayatında bir yerlerde olan tutnan ilişen teğellenen, gene de neden bu yalnızlık hissi değersizlik duygusu...gebeliğinin bir nedeni olmalı durduk yere meryem olunmuyor...soguk -ürperme -üşüme- içine kapanma -kendi ısına guvenme -daha sıkı sıkıya giyinme -dışarıya karşı korunma-silikleşme-heyecansızlaşma-özlemek ama özlemin bile başkalarıncasanailetilendeğersizlik hissiyle bürünmesi-böyle bir ileti diyolog mu monolog mu sorusu var mıdır yok mudur tarzı ontolojik bir sorgulamadan daha akıllıca...dayatılan bağımsız güçlü bireye, onun getirdiği tüm savrulan bi yanlara/köşelere ilişkilere, kayganlaşan diyologlara, insan kayıplarına...içelim bi güzel hem bir bardak su hem de bir bardak şarap-içimi ısıtır ...