18 Kasım 2008 Salı

son-bahar


niye sonbahar deriz yani bahar ortak kelimesinde tezatlığı oluşturan şey sadece son ve ilk kelimeleri, ötesi baharlarda bir benzerlik olması beklentisi...ama hayır benzerliği sadece son ek kelime. tomurcuklanma ile dökülme, mavi ile gri, yeşil ile sarı, ötüşen ve göç eden kuşlar, güneş ile yağmur, sıcağın hoş gelişi ile hoş gidişi...yılın son baharı evet, ama her sene tekrarlanan bir "son"...

bugün varlığını soğukluk, ressamları ve ressam olmayanları resim yapmaya yöneltecek olan manzara ve estetiği, yazmaya yöneltecek melankolik defresif ruh hali dışında dinlemekte olduğum müzik türünün değişimi ile anladım. yağmurla beraber hızlı bateri ya da "çıstak çıstak" ritmlerini bünyem kabul etmedi, "üzgünüm" dedi kulaklarım "bu zırvalıkları dinleyemem, dinleyebileceğimi aç lütfen"... haliyle müzik çalarda kulaklarımın onay verdiği gitar-keman kardeşliğini içeren, insanı yormayan yormazken müzik ve sözleriyle sonbahara uygun katmerli bir havaya sokan müzik türüne geçtim. söz dinledim ve bugun kendimi kulaklarım sayesinde sonbaharın içinde buldum...

ilk baharın tezatı, kendi yaşantımda müziğe ve kıyafete de yansıyor aslında, mevsim değişikliklerini ben takvimsel değil, bünyemin haberdarlığı doğrultusunda yaşıyorum. kendi içimde sanki "zıddımı" taşıyorum.bugun değişen "bana" merhaba dedim, haliyle günlük yaşamda kullandığımız melankoli kavramını Freud kaybolan birşeye duyulan özlemi içselleştirme olarak kullandığı için, öteki beni içselleştiren melankolik sürecim anathema müzikleri ile gösterişsiz bir şekilde başlamıştır, sessiz ve sakin.

hoşgeldin anathema güle güle tiskoo tiskoo partizaniiii

1 yorum:

ligea dedi ki...

sonbahar som bahar..